istanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
istanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Mart 2015 Pazartesi

Paralel Çizgiler Aşkına



  Merhaba.Dün güneşi görmekle bahar parçaları herkes de kendini gösterdi. Güneşi ne kadar çok özlemişiz.Bu sezon paralel çizgilere sıkça rastlıyoruz. Her şey değişse de çizgi her zaman bahara geçiş aşamasında göz önüne çıkıyor. Bunun için dolabımız da çizgili bir şeylerin olmasında yarar var. Kombinimi bağımsız bir renkle,koyu mavi bir yelek ile tamamladım.Genelde böyle uçuk bir renk kullanıyorsam ayakkabımla aynı tonları taşımasından hoşlanmam.Bu ayakkabımın yarısı siyah,yarısı koyu mavi olduğu içinde keyifle kullandım.
   Çekimleri Balat sokakların da yaptık.Terk edilmiş yıkık dökük evlerin olduğu bu sokakları çok sevdim.Hatta bayıldım.Fotoğraf çekimlerine çok uygun buldum. Hala bakkalların,sokakta oynayan çocukların.Mahallenin kaldığı yerlerden biri.Çok şirin birkaç kafe bile var.:)



Gömlek: Mango
Tayt: H&M
Yelek:Tuba Ölmez
Stiletto: Zara
Çanta:Stradivarius
Gözlük:Mango

En güzel günler sizin olsun :)

A.







Devamını Oku »

20 Mart 2015 Cuma

Gramofon Baba






   
   Merhaba.Bugün sizlere uzun zamandır gitmeyi planladığım ve sonunda gittiğim bir yerden bahsedeceğim.Son gramofon ustası Mehmet Öztekin.Namı değer Gramofon Baba.
    Zeki Müren,Müzeyyen Senar,Simiramis Pekkan,Hamiyet Yüceses ve daha niceleri çok severek dinlediğimiz şarkılar ve çok saygın sanat insanları...
Bende bu kadar severken onları gerçek sesleri ile dinlemek istedim ve koyuldum yola.
   Araştırmalar yaparken rastladığım Gramofon Baba,beni çok etkiledi.Söylediği sözler uzun zamandır duymadığımız sözler gibi geldi.Kalbime dokundu.Belki biz o zamanlarda yetişmedik.Fakat bizim dönemimizin eskiye özlemi var.Duyulan şarkılara,anlatılan samimiyetlere,güvenilirliğe,emeğe,saygıya...İşte bu adamı dinledikten sonra dedim ki kendime ben bu adamla tanışmalıyım.
   Size beni etkileyen sözlerinden bahsetmek istiyorum biraz.
   Günümüzde domatesi alıyorsunuz 50 sene önceki domatese benziyor ama 50 sene önceki dometesin hiçbir şekilde lezzeti söz konusu değil.Gelişmiş teknoloji demek herşeyin kaliteye dönmesi demek değildir.İşte gramafonu hala ayakta tutan özelliklerden biride budur.

   Güzel bir heykele bakarsanız,güzel bir tabloyu seyrederseniz,güzelde bir şarkıyı ve ya müziği dinlerseniz mutlaka duygular harekete geçer.
   Bizim çocukluğumuzda sokak kapılarımız açık dururdu.Hiçbir tedirginiliğimiz korkumuz söz konusu değildi.Sonra bir kilit koyduk.Sonra bir kilit yeterli olmadı,iki koyduk.Sonra yeterli olmadı kale kilit koyduk.Günümüzde şimdi kameralara,alarm sistemlerine dönüştü.Şimdi benim torunum sadece bu sistemi biliyor.Kapının açık olduğu dönemi bilmediği için bir mukayese imkanı,bir alternatif yok.Musiki de aynı şey siz zannediyorsunuz ki televizyon da izlediğiniz musikiyi bu saıyorsunuz.Bunları tanımadığınız için bir alternatifiniz yok.


   Kapalı çarşıda olan bu minik dükkan adeta tarih kokuyor.Bulunduğu konum itibari ile gerekse içindeki yıllanmış gramofonlar bu durumu etkiliyor.Yıllarını bu aşka adamış beyaz saçlı,beyaz sakallı amcamız karşılıyor bizi. Az ve öz konuşan bir insan.Yılların yorgunluğu var üzerinde.Ne zamandır bu işi yaptığını soruyoruz çocukluğumdan beri diyor.Eğer gramofon aşkı olmasa bu işi yapamayacağını ama hayatını onlara adadığını söylüyor.Rica ediyoruz bize sevdiği bir plağı dinletmesini.Yerine geçiyor ve sigarasını yakıyor.Hepimiz bambaşka bir dünyaya gidiyoruz sanki.Ses...Bu kadar hissedilebilir ancak.Burada anladım ki ses sadece duyulmazmış.Teninize dokunur,damağınızda mayhoş bir tat bırakır,gözleriniz de sevinç olur.
İyi ki gittim ve iyi ki tanıdım Gramofon Baba'yı.




En güzel günler sizin olsun :)

A.
Devamını Oku »